asgari ücret artışı nedeniyle oluşan “brüt işçilik maliyeti fiyat farkı

.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : ... (...)
KATİP : ... (...)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2023
NUMARASI : Esas - Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. ...

İSTİNAF EDEN DAVALI : ...
VEKİLLERİ : Av. ... -
Av. ...
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 31/10/2024
YAZIM TARİHİ : 08/11/2024
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .... esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 14/11/2023 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ....İhale Kayıt Numaralı “Araç Kiralama Hizmet Alımı İşi-27.Kısım” sözleşmesinin 06/11/2017 tarihinde imzalandığını ve ve 01.01.2018 ile 30.09.2019 tarihleri arasındaki 638 takvim gününde davacı şirket tarafından ifa edildiğini, ihale dokümanındaki hükme istinaden hazırlanan 52 adet otomobil ve 52 kişilik şoför ad ve soy adı bilgilerini ihtiva eden listenin müvekkili tarafından davalı idareye teslim edildiğini, sözleşmeye esas ihale tarihinin 11/09/2017 olması nedeniyle 2017 yılında geçerli bürüt asgari ücret tutarı üzerinden teklif verildiğini, ayrıca; Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.3.3’üncü maddesi gereğince asgari işçilik maliyeti hesabında, kurumca hazırlanan EKAP “İşçilik Hesaplama Modülü”nün kullanılması zorunlu olduğundan, söz konusu modül üzerinden yapılan hesaplamada da 2017 yılı bürüt asgari ücret tutarının esas alındığını, brüt asgari ücretin 2018 ve 2019 yıllarında ilgili yasal düzenlemeler gereğince artırılması sonucunda brüt işçilik maliyetlerinin de arttığını, buna rağmen rağmen davalı İdare tarafından ihale tarihi itibarıyla hesaplanan brüt işçilik maliyeti ile uygulama ayındaki brüt işçilik maliyeti arasındaki fiyat farkı'nın müvekkili şirkete ödenmediğini, bu durumun müvekkilinde telafisi mümkün olmayan zararlara neden olduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını belirterek; fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; asgari ücret artışı nedeniyle oluşan “brüt işçilik maliyeti fiyat farkının” tespiti ile şimdilik 108.000,00 TL ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı Şirkete ödenmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı İdareye yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, 24/10/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile; 08.0000,00 TL olarak açmış oldukları kısmi davayı 532.317,60 TL artırarak toplam 640.317,60 TL avans faiz alacağının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davayı belirsiz alacak davası şeklinde açtığını, ancak asgari ücretteki artış rakamının belli olduğunu ve ihale kapsamındaki tüm diğer verilerin davacının elinde bulunduğunu, iddialar doğrultusunda alacaklarını hesaplayabilir durumda olduğunu, bu nedenle davacının davasını belirsiz alacak davası şeklinde açamayacağını, bu nedenle öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 14.1 maddesinde "Yüklenici gerek sözleşme süresi, gerekse uzatılan süre içinde sözleşmenin tamamen ifasına kadar vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerde artışa gidilmesi veya yeni mali yükümlülüklerin ihdası gibi nedenlerle fiyat farkı talebinde bulunamaz" 14/2 maddesinde "Sözleşme kapsamında yapılacak işler için fiyat farkı hesaplanmayacaktır. Ancak mücbir sebeplerin ve idareden kaynaklanan nedenlerle işin bitim ihdası gibi nedenlerle fiyat farkı verilmesi işim bitim tarihinin süre uzatımı verilmek suretiyle uzatılması halinde yürürlükte bulunan fiyat farkına ilişkin esaslar dikkate alınarak fiyat farkı hesaplanacaktır" 14/3 maddesinde "sözleşmede yer alan fiyat farkına ilişkin esas ve usullerde sözleşme imzalandıktan sonra değişiklik yapılamaz" denildiğini, buna göre davacının fiyat farkı talebinin sözleşmeye aykırı olduğunu, bürüt asgari ücret maliyetinin artışından dolayı mağduriyetten bahseden davacı şirket idareden aldığı ihale işinin büyük bir kısmını sözleşmeye aykırı olarak bir başka firmaya ihale ettiğini ve her iki firmanın da bu işten kazanç sağladığını, bu nedenle davacının maliyet artışı nedeniyle mağduriyet iddiasının samimi olmadığının ortaya çıktığını belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; -Asgari ücret kamu düzenine ilişkin olması ve davalı idarenin kamu gücünü kullanarak asgari ücret fiyat farkı ödenmesinin önüne geçen hükümler koyması veya birtakım gerekçelerle bunun önüne geçmeye çalışılmasının asgari ücretin kamu düzeni niteliğiyle bağdaşmayacağı, davacının asgari ücret artışından dolayı ortaya çıkan fark ücreti talep edebileceği, davacı tarafından davalı idareye sözleşme konusu her ay için fatura düzenlendiği, faturada araç kiralama bedeli ve işçilik bedellerinin ayrı ayrı yer aldığı, Ocak 2018 yılından başlamak üzere her ay olacak şekilde Eylül 2019 yılına kadar eksiksiz olarak faturanın tanzim edildiği, söz konusu faturalarda yer alan işçilik ücretlerinin faturanın tanzim edildiği aylarda geçerli olan asgari ücret üzerinden faturalandırıldığı, bir başka ifade ile davacı tarafından fatura edilen ücretlerin sözleşmenin akdedildiği 2017 yılında geçerli olan asgari ücret üzerinden değil de faturanın tanzim edildiği ve güncellenen asgari ücret üzerinden faturalandırıldığı, 2017 yılı asgari ücret tutarı ile faturaların tanzim edildiği aylarda fatura edilen asgari ücret tutarları karşılaştırıldığında davacının 2018 yılı için 52.634,83 TL, 2019 yılı için 137.062,05 TL olmak üzere toplam 189.696,88 TL asgari ücret farkından dolayı fazla ödeme yapmak durumunda kaldığı ve bu tutarın davacının zararı olduğu, davacının davasının bu tutar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği,
-Davacı dava dilekçesinde yasal faiz talep etmişse de davacı ıslah dilekçesi ile avans faizi talep ettiği, faiz türünün ıslah ile değiştirilebileceği, davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu 108.000,00 TL'ye dava tarihi olan 29/07/2022 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 81.696,88 TL'ye ise ıslah tarihi olan 24/10/2023 tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiği,
- Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 26/06/2023 Tarih ve.... Esas-... Karar sayılı ilamında ifade edildiği üzere hesaplamanın eski ve yeni brüt asgari ücret tutarları arasındaki fiyat farkı üzerinden yapılması gerektiği,
-Davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 108.000,00 TL'nin dava tarihi olan 29/07/2022 tarihinden itibaren alacağın tahsili tarihine kadar (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla değişen oranlarda) işleyecek yıllık avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 81.696,88 TL'nin ıslah tarihi olan 24/10/2023 tarihinden itibaren alacağın tahsili tarihine kadar (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla değişen oranlarda) işleyecek yıllık avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrar etmekle; asgari ücret fiyat farkı uygulamasının oran orantı yöntemi ile değil TL farkı üzerinden hesaplanması gerektiğinin göz ardı edildiğini, kanunda belirtilen hesaplama yöntemine aykırı olarak hesaplama yapıldığını, taraflarınca iddia edilmeyen iddialara yer verildiğini, bilirkişi raporunda yer alan çelişkilerin giderilmesi amacıyla ek rapor veya yeni bir heyetten rapor alınması için ara karardan rücu talebinin reddedildiğini, alanında uzman olmayan bilirkişi tarafından rapor tanzim edildiğini, yazılı beyanlarının hiç birisinde asgari ücret fiyat farkının hesaplanma yönteminin hizmet alımı ihaleleri uygulama yönetmeliğinin 9/5. maddesine dayandırılmadığı halede yerel mahkemece kendi beyanları gibi hükme esas alındığını, ek rapor alınmaması ile müvekkili şirketin ayınlatılmasının engellendiğini, rapor tanzim eden bilirkişinin Serbest Muhasebece Mali Müşavir olduğunu, ancak kamu ihale mevzuatına hakim bir bilirkişi olmadığını belirterek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ilişkinin ihaleye ve ihaleye bağlı sözleşmeye dayalı olduğunu, yerel mahkemenin yargı sürecini kamu ihalesini düzenleyen 4735 sayılı Kamu İhaleleri Sözleşmeleri Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre yürütmesi gerektiğini, ancak yargılama sürecinde taraflar arasındaki 06/11/2017 tarihli sözleşmenin ihaleden ayrık bağımsız herhangi bir sözleşme gibi kabul edildiğini ve ihale mevzuatı hiç dikkate alınmadan yürütüldüğünü, davacı şirkete ödenen hak edişler, işçilere ödenen ücretler ve kesilen faturalar gibi belgelerin mahkemeye sunulduğunu ve davacı şirketin mağduriyet yaşamadığı somut hesaplarla ortaya konulmasına rağmen bu konudaki itirazları ve delillerinin değerlendirilmediğini, davacının ihale sürecinde düzenlenen hak edişlere de zarar süresi içinde itiraz etmediğini ve hakedişlerin bu şekilde kesinleştiğini, bunun yanında ödemeleri de ihtirazi kayıtsız olarak kabul ettiğini, bu nedenle süreç bittikten sonra yeni bir talepte bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, mahkemenin yargılama sürecinde tarafların akdettikleri sözleşmeyi nazara almadığını, yeterli tahkikat yapılmadığını ve hukuki itirazlarının değerlendirilmediğini, işi devralan....... A.Ş firması bünyesinde çalışan araç şoförlerinin bir kısmının çalışan olmadığını, aynı zamanda ortak olduklarını, bu nedenle bu işçilerin ortak konumunda olduklarından asgari ücret farkı hesabı yapılmasının doğru olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunduğunu, ıslah dilekçesinde ise faiz türünü değiştirerek avans faizi talebinde bulunduğunu, bu durumu kabul etmediklerini, yine davalı tarafından ıslah dilekçesi ile artırılan kısım ile ilgili zamanaşımı def'ilerinin mahkemece yasaya aykırı olarak kabul edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki hizmet alımı sözleşmesinden doğan asgari ücret fiyat farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK'nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Davacı, davalı kurumca düzenlenen ihale sonucunda imzalanan 06.11.2017 tarihli "Araç Kiralama Hizmet Alımı İşi-27. Kısım" sözleşmesinin imzalanmasından sonra asgari ücrette büyük artışlar yaşandığını, bu nedenle davalı kurum tarafından asgari ücret fiyat farkının ödenmesi gerektiğini ileri sürerek alacak talebinde bulunmakta, davalı ise sözleşme ve mevzuat gereğince fiyat farkı talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmektedir.
Yargıtay 6.Hukuk Dairesi'nin 2023/648 Esas, 2024/2063 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu tanımlar başlıklı 4. maddesinde hizmet “Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, (...)(*), tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, mesleki eğitim, fotoğraf, film, fikri ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri” olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 62/e maddesinde “5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri (MİT Müsteşarlığı hariç) ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan idarelerin merkez ve taşra teşkilatları, il özel idareleri, belediyeler ile bağlı kuruluşları ve bunların üyesi olduğu mahalli idare birlikleri, birlikte veya ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlası il özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarına ait şirketler; merkezi yönetim, sosyal güvenlik kurumu, fon, kefalet sandığı, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğü, mahalli idare ve şirket bütçelerinden veya döner sermaye bütçelerinden, anılan liste kapsamındaki diğer idareler için ise kendi bütçelerinden personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı veya niteliği itibarıyla bu sonucu doğuracak şekilde alım yapamaz ve buna imkân sağlayan diğer mevzuat hükümleri uygulanmaz.”denildikten sonra 2. bentte “Bu bendin uygulanmasında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı; bu Kanun ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca ihale konusu işte çalıştırılacak personel sayısının ihale dokümanında belirlendiği, bu personelin çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı, yaklaşık maliyetinin en az %70'lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden oluştuğu ve niteliği gereği süreklilik arz eden işlere ilişkin hizmet alımlarını ifade eder. Mahalli idare veya şirketlerinin bütçelerinden yapılan, yıl boyunca devam eden, niteliği gereği süreklilik arz eden ve haftalık çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı park ve bahçe bakım ve onarımı ile çöp toplama, cadde, sokak, meydan ve benzerlerinin temizlik işlerine ilişkin alımlar personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olarak kabul edilir. Hizmet alım sözleşmesi kapsamında niteliği birbirinden farklı hizmet türlerinin bulunması halinde personel çalıştırılmasına dayalı olup olmama yönünden yapılacak değerlendirme her hizmet türü için ayrı ayrı yapılır. Danışmanlık hizmetleri, hastane bilgi yönetim sistemi hizmetleri ve çağrı merkezi hizmetlerine ilişkin alımlar personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olarak kabul edilmez.” hükmü getirilmiştir.
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun fiyat farkı verilmesi başlıklı 8. maddesinde ise “Sözleşme türlerine göre fiyat farkı verilebilmesine ilişkin esas ve usulleri tespite Kamu İhale Kurumunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı yetkilidir. Sözleşmelerde yer alan fiyat farkına ilişkin esas ve usullerde sözleşme imzalandıktan sonra değişiklik yapılamaz.” hükmünden sonra ek fıkrada “(Ek fıkra: 6552 - 10.9.2014 / m.13) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca ihale edilen işlerde, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından münhasıran bu Kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait iş yerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri; alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yürütülür ve sonuçlandırılır. Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren sendikası tarafından bu fıkraya göre sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenir. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez, 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenir.” hükmü bulunmaktadır.
Kamu İhale Genel Tebliği'nin 78.1.1. maddesinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı; ihale konusu işte çalıştırılacak personel sayısının ihale dokümanında belirlendiği, bu personelin çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı, yaklaşık maliyetinin en az %70’lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden oluştuğu ve niteliği gereği süreklilik arz eden hizmet alımlarını ifade eder.” şeklinde tanımlanmış olup aynı Tebliğ'in 78.1.3. maddesinde “Mahalli idare veya şirketlerinin bütçelerinden yapılan ve niteliği gereği süreklilik arz eden park bahçe bakım ve onarım işi, çöp toplama, cadde, sokak, meydan vb. temizlik işleri, bu işlerin karakteristik edimlerini içeren veya alt hizmetleri niteliğinde olan refüj ve yeşil alanların bakım ve onarımı, ot temizliği, çim biçimi, toprak işleme, arazi hazırlığı, fidan üretimi, dikimi ve bakımı ile ağaç budama, sulama ve bakımı, sürücülü araç/iş makinesi kiralama vb. işler ile Kurum tarafından belirlenecek diğer işler, 78.1.1 inci maddede yer alan diğer koşullara bakılmaksızın personel çalıştırılmasına dayalı hizmet olarak kabul edilir.” hükmü bulunmaktadır.
Anılan yasal düzenlemelere göre kural olarak kamu kurumu niteliğindeki davalı, işçilik alacaklarından kaynaklanan fiyat farkından sorumlu tutulabilir ise de bu durum ancak bu yasal düzenlemelerden kaynaklanan koşulların gerçekleşmesi ile mümkündür.
Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşme sürücülü araç kiralanmasına ilişkin olup yukarıda belirtilen Kamu İhale Genel Tebliği 78.1.3. maddesine göre “personel çalıştırılmasına dayalı hizmet sözleşmesi” niteliğindedir. Bu nedenle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 62/e ve ek 2 maddesi, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 8. ve 1. ek fıkra gereğince taraflar arasındaki tüm ihale evrakı, sözleşmeler, hak edişler incelenmek suretiyle belirtilen bu kanun hükümlerine göre asgari ücretten kaynaklanan fiyat farkı verilebilmesi için gereken şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda belirtilen hususlarda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre davacının dava konusu sözleşme ile üstlenmiş olduğu işin bir kısmını dava dışı....... Tur. İnş. Ltd. Şti'den sürücülü araç kiralamak suretiyle ifa ettiği, kiralanan sürücülü araç sayısının aylara göre değişiklik gösterdiği, adı geçen şirkete araç başına aylık 1.000,00 TL ücret ödendiği görülmekte olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının sürücülü araç kiralamak suretiyle ifa ettiği hizmetler yönünden fiyat farkı talep edip edemeyeceği hususunda da herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan davacının fiyat farkı talep edebilmesi için gereken şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmişse davacının talep edebileceği fiyat farkının ne olduğu hususunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalının istinaf talebinin kabulüne, HMK'nın 353/1-a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma nedenine göre davacı vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesine gerek bulunmadığına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının kararı veren mahkemeye gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14/11/2023 tarih, ... Esas - ... Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 3.239,55 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 427,60 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5- İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6- İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 31/10/2024 tarihinde oybirliği ile HMK'nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.